6 Şubat 2013 Çarşamba

Sigtuna

Bu dünya şekeri ülkenin gezisine Sigtuna adını verdikleri dünya şekeri kasabadan başlamak istiyorum. Bulunduğum süre içerisinde güneşi sadece 1 kere gördüm, hayatımda kuramadığım bir düzen kurdum. Akşam 9'da ister istemez uykunuzun geldiği ve sabah 6'da zınk diye ayağa dikildiğiniz bir yer Sigtuna. Havasında falan var bir şeyler sanırım. Anlayabilmiş değilim hala. Kasımda gittim ben Sigtuna'ya. Takdir edersiniz ki biraz soğuk. Bizim gibi akdeniz ülkesi diye tabir edilen ülkelerin birinde yaşayanlar için soğuk cehennem denilebilir. Millet okulda askılıyla takılırken montla titredim, çene kemiklerimi kırdım, gözyaşlarımı ve grip olduğumu da gözünde bulundurarak bütüm sümüklerimi içime akıttım resmen.
Bütün bunlara rağmen Sigtuna, unutulmaz bi yerdi benim için.




Anca Sims'te görebileceğim evleri vardı İsveç halkının. Koccaman bir Ikea showroomu resmen. Şahsen beton bloklar arasında, Bağdat Caddesin'de, Kadıköy'de büyümüş ben ve benim gibi insanlar için Sigtuna sessizlikten, medeniyetten yaşanmaz bir yer.
Bulunduğum yolun tam karşısında olan yere gitmek için çektiklerimi sanırım bi ben bilirim orda. Malum yanınızda İsveç'li medeni tipler olunca, 1 km yürümek zorunda kalsanız bile trafik ışığı arıyorsunuz. Yolda araba yok anasını satayım, ama hayır. Trafik ışıklarımız olmadan asla.
Orada yaşadığım en ilginç diyalog ülkenin nüfusundan şikayet eden amcayla yaşadığım diyalogdu. 'Yea bu ülke çok kalabalık, 8 milyon kişi yaşıyor ülkede' dedi amca. Baktım 'Amca sen ne diyon bizim sırf Bakırköy'de o kadar adam var' dedim. Anlamadı tabi. Herif ömründe İstiklal Caddesini mi görmüş? Kasabanın en işlek caddesi geliyor şimdi;






Bir İstiklal değil tabi. O solda gördüğünüz turist bilgi bilmemne noktası, oraya girip bütün kasabayı kokutan tarçınlı kurabiyemsi şeylerden yiyebilirsiniz. Tarçını sahlep üstünde pek sevmiyor olmama rağmen o kurabiyelere başka bir şey katmışlar, efsane lezzetli über güzel bi şey yapmışlar. 
Sevdiğim ve ilgimi çeken şeylerin hiç normal olmayışına bağlıyorum bunu ama orada en beğendiğim şeylerden biri mezarlıklardı. Öleyim, beni de buraya gömün dedim içimden. 


Kasabamızın yaş ortalaması 186, onu bi belirteyim. Şehir komple eski zamanlardan kalma o yağdanlık benzeri, aklıma Harry Potter ve Felsefe Taşı'ndaki kütüphane sahnesini getiren ışıldaklarla dolu. Allam tanrım evime alıcam desem, bizim buralarda durmaz öyle şeyler. Bu yerle özdeşleştiler benim için. Geceleri öyle bir yanıyorlarki sabah farketmesi zor olan o ışıldaklar bomboş yollarda ciddi göze çarpıyor. Eğer benim gibi hayalet kasaba benzeri yerlerde hoşlananlarınız varsa SALDIRIN. 
Bi de benim gittiğim zaman cadılar bayramına denk gelmişti. Onunla da bi alakası olabilir ama çaktırmayın lan işte. Oranın güzelliği bu diyip geçelim.


Bu kasaba ile Malmo birbirine yakın mesafede. Bir tren kadar. Tren dedim diye insanların aklına bizim Göztepe istasyonundan binip Kartal'da indiğimiz trenler gelmesin tabiki, o trenle ben dünyayı bile dolaşırım. Bi kere ayakta insan yoktu, boş koltuk vardı. Alışık olduğum şeyler değil bunlar. Ülkede 8 milyon insan yaşıyor lan, NASIL BOŞ YER OLUR DEĞİL Mİ AMA? 
Buradan sonraki durak Malmo olsun bizim için. 
Malmo'nun en eski bölgeleri baya baya 14.yüzyıla falan uzanıyor. Küçük tahta evler falan, dediğim gibi tamamen Sims mahallesi. Buralarda alışveriş yapılacak ve zevkle oturup kahve içilebilecek yerler var tabiki. Yürümeyi seven insanlara açık bir Lilla Torg ve yazılışını Google'dan kopyaladığım, yazmakla hayatta uğraşamayacağım Möllenvangstorget var. O a harfinin üstünde bi de 'o' var ama. Ona göre. 
Batı Limanı tarafında suni kumlu bir sahili var Malmo'nun. Uzun bi yürüme yolu çarpar gözünüze sol tarafta, bi de burada isveçlilerin gözdesi açık bi yüzme havuzu var, hayır yani ağustos ortasında bile taş çatlasa 25 derece olan bir şehirde açık havuza nasıl girersin? HELAL ABİLER ABLALAR. 
Malmo'nun dünya rahatı trenlerinden birine binip Stockholm'e gitmek benim şimdi evden çıkıp bakkala gitmem gibi bi şey, şehir değiştirmek denemez ona yani. Biz semtleri bile 4 saatte değiştiriyoruz ya, o açıdan. 
Evet, ülkenin bir sonraki durağı Stockholm. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder